26 Kasım 2008 Çarşamba

MERCAN ım Bölüm 3

Bende sevdim Mercanımı anlatmayı. Dedim ya o benden daha çabuk olgunlaştı. Beni benden daha çabuk tanıdı.
Eve geldim birgün hanım yok. Bütün evi aradım ama bulamadım. Anneme sordum. Oda mahçup cevap verdi. Eve temizleğe gelen kadın onu balkondan aşağı atmış. Delirdiğimi ve balkona koştuğumu hatırlıyorum. Yazık hemen evimizin bahçesindeki yaşlı armut ağacına çıkmış bekliyor. Hemen aşağı koşup aldım tabi. Evde de hemen bir abi kardeş işbirliği ile yapılan başkaldırı ile birdaha aynı kadın gelemedi evimize.
Babam öldükten sonra biz kendimiz gider olduk yazlığa. Annem sağ elimde, onun ve benim el çantaları birer omzumda asılı, sırtımda da bavul giderdik. Mercanımı unuturmuyum, onun için hemen konforlu sayılan bir kedi kutusu edindik. Oda sol elimde. Ayvalıkta sitenin girişinden bizim eve varış 550 metre, bizim yolu katetmemiz 1 saat otura dinlene. Olsun herşeye değer. Herkes birde kedi taşıyor derdi arkamdan, çünkü yüz ifademden korktukları için suratıma söyleyemezlerdi.
Bir senede abim ank ya getirecek annemle Mercanı, bende çocukluk arkadaşımla İzmir e akrabalarına 1 haftalık daha tatil için gideceğiz. Ben her şeyi hazırladım, önce annemi otturtturdum arabaya sonrada Mercanımı bindirdim. Onlar bir yola biz bir yola çıktık, akşam bizde vardık iyiyiz diye konuşmusuz, herşey iyiydi. Ertesi gün abim bana Mercan hasta dedi. Bekledi 2. gün baktı iyice kötüye gidiyor, hemen veterinere götür dedim. Veteriner antibiyotik ve serum başlatmış. Ama abimle konuşmamdan durumu hergeçen gün kötüye gidiyordu. Bizde 2 gün erken geldik. Eve geldiğimde evde içilmesi verilen vitamini vermeye çalışıyorlardı. Ayvalıktan gelince ilk gece iyiymiş. Ertesi günden sonra yemek yemeyi ve su içmeyi bırakmış. Ben gelince baktım kıpırdayamıyor bile. Zayıflamış, küçülmüş. Hemen kucağıma aldım. Bana bakmadan zorla kalktı indi kucağımdan. Bir daha yollamadım veterinere. Bende ona anlatmaya başladım. Özür diledim ona anlatmadan tatile gittiğim için. O gün aksama kadar ona bebek gibi baktım. Ben aldım kucağıma o kaçtı. Yılmadım ama enjektörlerle verdim suyunu sütünü, bebekliğindeki gibi yumuşacık ekmek içleriyle besledim. Akşama doğru barıştı benimle. Birdaha da aynı hatayı tekrarlamadım bende. Biryere gidecek olsam ona hemen açıklamalarıma başlardım. Oda bir daha küsmedi bana. Senelerce yaşadık, veterinerin ölecek uyutalım dediği kedimle.
Arkadaşlarım çok şaşırırlardı, evde banu diye bağıran bir kedim olduğuna. Bana herkesin içinde ismimle hitap etmesi, gelen arkadaşlarıma yemeğinin yerini göstererek ikram etmelerini sağlaması ve en önemlisi küçücük evin içinde ben yokken var olan temizlikçilerden kaybolma yeteneği, hepimizin gönlünü bir çırpıda kapıvermesi, ağlayan bağıran sinirli olanların dertlerini paylaşması… bitmez.
Aldılar benden can arkadaşımı. Yeni taşındığımız ev giriş katı olunca yazlık gibi algılayıp hergün gezmeye çıktı kardeşim. Aradan zaman geçti taşındıktan sonra, 1 gece eve gelmedi. Ertesi gün bütün mahalleyi dolaştım bulamadım. Adım çıktı mahallede. 2. gün baktım yine yok yine dolaştım. Ve yan bahçenin çok otluk biryerinde buldum bebeğimi, kardeşimi. Öylece yatıyordu. Zehirli birşeyler yemiş. Of benim için çok zordu. Hala da çok zor.
Anneme yalan söyledim bulamadım diye halbuki kapıcının yardımıyla gömdük. Arkasından bildiğim dualarımı okudum. Annem bir müddet daha bekledi gelecek diye, senelerce söylemedim.
Adım yine çıktı mahallede kedi delisi diye. Tüm esnafa kapıcılara zehirleyeni bulursam diye demediğim tehditler kalmadı. Okumadığım lanetler…. 19 sene yaşamışım ben onunla, aynı yatakta yatmışım. Ben onu, oda beni büyütmüş.
Siyah beyaz aynı onun gibi boyanmış, alçıdan küçük bir kedi çalışması bulunca aldım. Kızımda şimdi onu küçücük elinde kibarca tutarken Mercanım diye seviyor. Onun hikayelerini masal gibi dinliyor benden.

3 yorum:

hamdivehusnucan dedi ki...

mercan hep kalbinizde yaşayacaksınız biliyorum benim hamdide benim kalbimde yaşıyor çünkü.sevgiler.

Adsız dedi ki...

Ayy Banu, höyküre höyküre ağlattın beni sabah sabah...
Ama iyi oldu.
Bir nevi Mercan'ı anma töreni gibi oldu bu.
Sende kaldığım zamanlar, yatağa yattıktan bir süre sonra mercan'ın benim de üstüme zıpladığını hatırlıyorum. Bir süre karnımın üstüne oturup, tırılı pırılı yapışını dinlerdim. Zaten eşşek çok kalmaz hoopp senin yatağa zıplardı.
Bir de yemek faslı gerçekten çok hoştu. Dediğin gibi resmen sürükleyerek götürür, mamasının olduğu dolabı açtırır ve tabağına koymamızı isterdi dimi. Biz de uslu uslu onun bu isteğini hiç tereddütsüz yapardık. Resmen bizi eğitmişti serseri.
Bir de Murat'ın Mercan'ı çamaşır ipine asması olayı vardı. Ne gülmüştüm ona yaaa:)))
Üfff, eski ev gözümün önünde canlandı. Kitaplığın tepesinde dolaşması...
Dur ben gidip biraz daha höyküreyim bari...

Adsız dedi ki...

ya bak yazmadığım ne hikayeleri var. dedim ya esnek oyunbaz. abim onu patilerinden sallar. ben atkı ve taç yapardım.